Gelişmeler ne kadar ilginç, aslında sosyoloji ve psikoloji tezlerine gebe bir ortam oluştu. YSK tuhaf ayıbını örtmek için mazlum seçmenin haklarını koruduk masalı yazmış. Arkadaş sen bu “Mühür” uygulamasını, zaten ben Seçmenin hakkını korumak için koymadın mı ortaya rezil, utanmaz. Bu mührün gerekçesi seçmen, dışarıdan gelen hazır tercihi basılmış oyu sandığa atıp, kurulda verilen boş pusulayı götürüp tercihinin, insanlığının fahişesi olamasın , seçmeni satmaya, satın almaya meraklı pezevenklerin, kavatların imkan bulamasın diye koymadın mı mührü kanuna. Sonrasın da o elinde teraziyle kılıç tutan kızcağızı da çevirdiniz vesikalı yarinize.
Peki be ey akp li vatandaş, Bu uygulamayı başındakiler ile birlikte ve başındakiler için savunurken, ya bunun hakka hukuka uygun olduğuna gerçekten inanıyorsun, yada daha elim ve daha vahim olarak, nasılda uydurduk oh olsun vicdansızlığındasın.
Eğer birinci seçenek doğruysa seninle oturup konuşuruz anlatırız, okursun öğrenirsin, ama ne olur aklını ve vicdanını hür tut ki, kendi kararını kendin ver. Sana kimse dikte edemesin kararını. Saygım da beraberliğim de seninle olur o zaman.
Ama ikinci grup ta olanlar için sözün bittiği yerdir ve sizin de, bu tezgahı hazırlayan şerefsizlerin de, göz yuman hukukçu bozuntularının da, bu milletin ve yurdun bağrında yeriniz yok.
Bilin ey aklı ve vicdanı çobanının elinde zincirli şerefsizler…
Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız,
Tufanları gösteren, tarihlerin yadıyız,
Kanla, irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti,
Cehennemler kudursa, ölmez nigahbanıyız.
Yaşa varol Harbiye, yıkılmaz satvetinle,
Göklerden gelen bir ses sana ne diyor, dinle:
Türk vatanı üstünde sönmez güneşsin sen,
Kartal yuvalarında, hürdür millet seninle.